Gençlere Sesleniyorum-15 BAYRAK DİREĞİ GİBİ DOSDOĞRU OLUN!…

Prof. Dr. Bayram Altan

Sevgili gençler! İnsan, maddi ve manevi yönüyle bir bütündür.

Dünyaya ilk defa gözlerini açan insanın; ne kadar masum, sevimli ve temiz olduğu bilinen bir gerçektir.

Bu nezahat ve masumiyet, zamanla insanın içinde bulunduğu ortamın durumuna göre değişiveriyor…

İnsanın bu nezahat ve masumiyeti içinde fiziki yapısı, düşünce tarzı, hayata bakış açısı da gelişiyor, değişiyor…

Büyük bir hızla meydana gelen bu değişiklikler; ortama, çevredeki yaşam biçimine , gelenek ve göreneklere, yetişme tarzına, aile yapısına göreinsanı alıp bazen karanlık dünyalara itiyor, bazen de gün gibi aydınlıklara kavuşturuyor…

Allah, insanın dışındaki bütün mahlukatı, cansızları, bitkileri  ve hayvanları  insanın hizmetine vermiştir.

İnsanın fiziki görünümü (cismani yönü) fevkalade olmakla beraber,   onu üstün kılan asıl özellik;  ruhu, aklı, gönlü yani onun manevi yönüdür.

Hz. Ali (r.a) bu konuda şöyle diyor:

        “ Sen kendini küçük bir cisim zannediyorsun? Oysa sende büyük bir âlem gizlidir.”

İşte bunun için insan, sıradan bir varlık olmadığını  bilmeli, düşünmeli,  kendisini böyle değerli ve üstün yaratan Yaratıcı’ya iman etmeli ve inancının gereğini yerine getirmelidir.

İslami inanç ve ahlaki değerlerinin başında şüphesiz “doğruluk” gelmektedir..

Doğruluk, dürüstlük ve adalet birbiriyle bağlantılı kavramlardır.

Doğruluk ve dürüstlüğün  hakim olduğu toplumlarda adalet de hakim olur.

Doğruluk, müslümanın ayrılmaz bir özelliğidir.

İnancında, ibadetinde, iş ve ticaret hayatında, ağzından çıkan her sözde, diğer insanlarla olan münasebetlerinde doğruluk, müslümanın kırmızı çizgisidir.

Müslüman; hem sözleriyle, hem de fiil ve davranışlarıyla dosdoğru olduğunu gösterir.

Müslüman, özüyle ve sözüyle dosdoğru bir insandır.

Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de Peygamberimiz (s.a.v) Efendimizin şahsına şöyle hitap ediyor:

         “Şüphesiz Rabbin, onların her birinin amellerinin karşılığını onlara tam olarak verecektir. Çünkü Rabbin, onların yapmakta olduklarından haberdardır” ( Hud suresi, Âyet:111)

        “Sen beraberindeki tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı gitmeyin. Çünkü  O (Allah), yaptıklarınızı çok iyi görendir”(Hud Suresi, Âyet: 112)

Ashab-ı Kiram’dan rivayet edildiğine göre Ku’an’da Resulullah(s.a.v) için bu âyetten daha şiddetli bir âyet inmemiştir.

Bu Âyet-i Kerime nazil olduğunda Peygamberimiz (s.a.v):

        “ Hud suresi beni ihtiyarlattı” buyurmuştur.

Çünkü bu surede O eşsiz insan ve son Peygamber’e “ emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” diye hitap edilmiştir.

Bu diğer İlahi emirler gibi değil, zor bir görevdir. Allah, yalnız Peygamberimiz (s.av)e değil, O’nunla birlikte bütün mü’minlere dosdoğru istikamet üzere olmayı  emretmiştir.

Doğruluk; “insanın niyet, söz ve davranışlarıyla  dürüst ve iyilikten yana olması” anlamına gelen ahlaki bir terimdir. 

İşte, sözde, davranışlarda, hayatın her ânında dosdoğru ve dürüst olmak, İslam Dini’nin önemle üzerinde durduğu konulardan biridir.

İslam inancına göre, dosdoğru olan inançlı insanların (mü’minlerin) değeri, hem bu dünyada hem de ebedi hayatta yüksektir.

Onun için müslüman, hayatını doğruluk prensipleri üzerine kurmalıdır. İslam toplumundaki fertler, aralarındaki münasebetleri doğruluk esasına göre tanzim etmelidirler.

Allah’a iman eden insanların; sözlerinde, özlerinde, işlerinde, davranışlarında ve hayatlarının her alanında doğruluk üzere olmaları gerekir.

Allah’ın emrettiği şekilde hayatını doğruluk üzerine düzenleyen, doğru düşünen, doğru konuşan , işlerinde ve davranışlarında doğruluk ve dürüstlükten ayrılmayan insanlardan meydana gelen ailelerde ve toplumlarda huzur ve mutluluk hakim olur.

Doğruluktan mahrum olan toplumlarda ise, huzursuzluk, hırsızlık, gasp, kavga, saldırı, cinayet, haksızlık,zulüm, işkence, adaletsizlik ve akla gelebilen her türlü kötülükler hakim olur. Böyle toplumlarda bulunan insanlar huzur ve mutluluk yüzü göremezler. Ömürleri korku, endişe, hayati tehlike ve karanlıklar  içinde geçer.

Yalan ve yanlışın binası olamaz. Yalan ve hile er-geç meydana çıkar. Ama doğruluk, doğru davranış hiçbir zaman kaybolmaz, kişiyi yarı yolda bırakmaz.

İslam ahlakına göre, iyi bir müslümanın özü sözüne, sözü özüne uygun olmalıdır. İslam’da doğruluk fazilet; yalancılık ise felaket olarak kabul edilmiştir.

Gerçek mü’min, hayatı boyunca her türlü olay karşısında doğruluktan ve doğru davranmaktan ayrılmaz, ayrılamaz.

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Ahzab Suresi, Ayet:70)

“Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin! Derler.”(Fussilet Suresi, Ayet:30)

Melekler, ayette vasıfları belirtilen mü’minlere, zikredilen müjdeleri ölüm sırasında vereceklerdir. Dosdoğru yolda yürümek, imanda sebattır.Bunu Hz. Ebu Bekir (r.a), “söz ve davranışla düzgün olmak”, Hz. Ömer (r.a),”münafıklık etmemek”, Hz. Osman (r.a),” amelde ihlaslı olmak” ve Hz. Ali (r.a),”farzları eda etmek” şeklinde yorumlamışlardır.

Diğer bir Âyet-i Kerime’de Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

  “ Rabbimiz Allah’tır, deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara  korku yoktur ve  onlar mahzun da olmayacaklardır” (Ahkaf Suresi, Âyet:13)

   “ Onlar (dosdoğru olanlar), Cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedi kalacaklardır” ( Ahkaf Suresi, Âyet:14)

Bir gün Abdullah oğlu Süfyan Peygamberimiz (s.av) Efendimize:

“Ey Allah’ın Resulü! Bana sımsıkı sarılacağım bir ameli haber ver, diye sormuş.

Resulullah (s.a.v) ona:

-Rabbim Allah’tır, de ve sonra da dosdoğru ol, buyurmuştur. Sonra:

-Hakkımda korkacağım en tehlikeli şey nedir? Diye sormuş

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), mübarek dilini tutarak:

-İşte budur! Diye cevap vermişlerdir.

Müslümanın en önemli prensibi ve görevi, dosdoğru olmak ve diline hakim olmaktır.

Allah Resulü bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor:

“Bir müslümana hıyanet eden veya zarar veren ya da hile yapan bizden değildir.” (250 Hadis, Sh:159)

       “Doğruluğa yapışın, ondan ayrılmayın. Zira doğruluk, iyiliğe götürür. İyilik de Cennete iletir. Kişi doğru söyledikçe, doğruyu araştırdıkça Allah katında doğru yazılır. Yalandan kaçının, zira yalan, kötülüğe götürür. Kötülük de Cehenneme iletir. Kişi yalan söyledikçe ve yalan peşinde koştukça Allah katında yalancı yazılır”. (Seçme Hadisler, 1. Kitap, H.No:47)

Sevgili gençler! Doğruluk,  kalp huzurunun ve gönül rahatlığının kaynağıdır.

Dünya ve ahirette mutlu olmak isteyen mutlaka “Dosdoğru” olmalıdır.

Doğru olmak, üstün bir özelliktir, bir ayrıcalıktır. İnsanlar arasında ayırıcı bir vasıftır.  Güzel ahlakın temeli, doğruluktur.

İnançlarında, ibadetlerinde, söz ve özlerinde doğruluğu kendilerine prensip edinen müslümanlar; dünya hayatında dost-düşman herkes tarafından takdir edilir   ve saygı görürler. Ahiret gününde de Allah tarafından Cennet ile ödüllendirilirler.

Doğruluktan sapan insan, huzur yüzü göremez. Mutlu olamaz. Huzursuzluktan kurtulamaz.

Sevgili gençler! Doğruluktan, dürüstlükten ve adaletten asla ayrılmadığınız zaman, insanlar sizi göndere çekilen bayrak gibi büyük bir saygıyla selamlarlar.

Gayeniz Allah’ın rızası,

Hedefiniz Cennet,

Aracınız Takva,

Şiarınız: Doğruluk, dürüstlük ve adalet olsun!…

Previous Gençlere Sesleniyorum-16 ZAMANINIZI GÜZEL DEĞERLENDİRİN!…

Leave Your Comment